31 Ocak 2014 Cuma

ZİÇEV Kermesinde Olacağım.....

Merhaba,
12 şubat Çarşamba günü  ZİÇEV'in (Zihinsel Yetersiz çocukları Yetiştirme ve koruma Vakfı, www.zicev.org.tr) Altınel Otelde düzenleyeceği kermeste olacağım.
Haziran başındaki kermeslerine de katılmayı çok istemiştim ama o günlerde ülkemizde yaşanan direniş ve olaylar nedeniyle son dakika kendimde o gücü bulamamıştım.
Şubat etkinliklerini bildirdiklerinde bu nedenle ne kadar hazır olacağıma da çok bakmadan gönülden evet dedim,umarım herkes için yararlı olur.
Size biraz ZİÇEV'den ve benim onlarla olan geçmişimden bahsetmek istiyorum. Vakıf Sekiz Mart Bindokuzyüzsekseniki tarihinde Makbule Ölçen başkanlığında bir grup gönüllü tarafından kuruluyor ve geliştiriliyor. Ayrıntılara sitelerinden ulaşabilirsiniz; şu anda ondört şubeleri var ve yaklaşık  binbeşyüze yakın zihinsel yetersiz çocuk ve ailesine hizmet veriliyor.
Ben bindokuzyüzseksenüç yılında yeni evlenmiş işsiz ve idealist bir sosyolog iken vakfın keçiören'deki binasına gidip ben sizinle çalışmak istiyorum ne yapabilirim diye sormuştum. O gün oranın idarecisi olan (nurlar içinde yatsın) sevgili Halide Toker hanım bana çok sıcak davranmıştı ve birkaç ay kadar ailelere ve çocuklara ait kayıtları düzenleyip, bazı istatistikler ve genellemeler çıkarıp bir rapor hazırlamıştım.Daha sonraları da hastalığına kadar Halide Hanım ile özel ofisinde irtibatımız devam etmişti. tanı konulduğunda artık gelmememizi kendisi istemişti. Kızım da ben de onu tanımaktan ve sohbetlerinden çok yararlanmıştık.
Sonraki yıllarda yaşam herkesi başka bir yöne atsa da ne zaman bir etkinlikte standlarını ya da ulaşabilecek bir olanak görsem hemen o tarafa yöneldim, gönül bağımı koparmamaya çalıştım. Bu nedenle şimdi kermeslerine çağrılmak ve katılabilmek benim için ayrıca önemli.
Erken konuşmak istemiyorum ama kayda değer bir çalışma olursa tüm satışlarımı onlar adına yapmayı ve masanın gelirini onlara bırakmayı istiyorum.
Sizleri bu etkinlikten haberdar edeyim, programınızı şimdiden yapın, o gün orada ZİÇEV ve dostlarıyla olun, siz de ZİÇEV dostu olun......

Denizli Atölye çalışması (3)...

Merhaba,
Denizli'den döneli bir kaç gün oldu ama son gün çalışmalarımızı yazmaya ancak fırsat bulabildim.
Son günümüz hazırlayıp temizlediğimiz mumların üzerine alçı dökerek başladı.Bunun için modelimizden minimum yirmi milim daha büyük bir saç sınıra ihtiyacımız vardı.
herşey bittiğinde mum olan yerlerde cam olarak işimiz tamamlanmış olacak.....

Bunu hazırlayıp kenarlarını parafin mum ile sabitledik,kalıbımızın iç yüzeyine alçı yapışmasın diye deterjan sürdük ve alçımızı döktük. Alçımız kürlendikten sonra bana göre en zor olan kısma geçtik. Bin bir zorlukla şekil verdiğimiz mumu sökmemiz gerekiyor. Bunun için yöntemin adı da zaten "kayıp mum" "LOST WAX" diye geçiyor.
Fatih'in bu iş için keşfettiği ve kurduğu düzeneği anlatmak mümkün değil, muhteşem bir şey :).Gerçekten ancak görülüp kullanıldığında anlaşılabilir. Eski bir düdüklü tencerenin buharını bir hortum yardımıyla doğrudan objemizin mumu üzerine sabırla veriyoruz. Bu arada ters bir şekilde duran objemizden akan mumların süzülebilmesi için onu eski bir vantilatör kapağını yükselterek yaptığımız bir yere yerleştiriyoruz. Bizi ürkütmemek için fatih mum "pat" diye düşüyor dese de :) pek inanmayın, acaip sabır ve ihtimam isteyen bir iş....Bu arada ben çalıştığım cam yapraklarımız yüzde altmış kadarını mum içinde tutmadığım için ya da başka bir şanssızlıktan üç yaprağım mum ile birlikte aktı ve düştü. Böyle olunca biz mumun kalanını havya tabancası yardımıyla indirdik. Bunu yaparken alçıya zarar vermemek çok önemli. Daha önce yazdığım gibi mumdaki en küçük iz bile alçıya çıkıyor ve de alçıdaki her iz ya da bozulma camımızda çıkacak!!!
yapraklara zarar vermeden ısı tabancasıyla kalan mumları temizliyoruz....


biraz daha mum var gibi ama bunlar fırında yanar,alçıya zarar vermemek için bu kadarını bıraktım......


bu işler tamamlanınca rölyefimizin rengine ve tarzına karar vermemiz gerekti. frit de kullanabiriz, kaya cam da, renkli de olabilir şeffaf da....Şeffaf olacaksa bile içine renk damarları koyabiliriz gibi sonsuz değilse de bir hayli seçeneğimiz vardı. Ben şeffaf kaya camı kullanmayı tercih ettim ve içine amber damarlar olsun istedim.
kullanılacak cam miktarini hesapladık; bunun için alçımızdaki boşluğu su ile doldurup tarttık ve onun ikibuçuk katı cama ihtiyacımız olacağını hesapladık. frit kullananlarda bunu yüzde otuz daha arttırmak gerektiğini de ipucu olarak burada belirteyim.



Hazırladığımız işler arkamızdan fırına girecek ve bize kargolanacaktı. Kargom bugün Grupcama gelmiş çok heyecanlıyım ama ancak akşam açabileceğim, alçılarını temizleyip durumunu görmek ve sizlerle paylaşmak için çok sabırsızlanıyorum......

25 Ocak 2014 Cumartesi

Denizli Atölye Çalışması (2)......

Merhaba,
Güzel bir akşam yemeği ile tamamladığımız yoğun bir çalışma gününü geride bıraktık.  Bir gün önce hazırlamış olduğumuz yapraklarımızı ve torslarımızı kalıp tekniklerini kullanarak cam bir blok üzerinde bir rölyef çalışması haline getirmeyi öğreneceğiz, hepimiz çok heyecanlıyız.
Bazı arkadaşlarımız eksik olduğunu düşündükleri parçaları tamamlamaya başladılar,ben biraz daha mütevazi ve aceleci davranarak çabucak karar verdim.
Buradaki imkanlarım şu anda resim yüklemeye uygun değil ama ilk fırsatta bu aşamaları gösteren resimleri ekliyeceğim.
Çalışmamızın genel olarak biçimine karar verince 0,27 mm saçdan tek kullanımlık olarak bu formu hazırladık. Kalıbımızın dışını heykeltraş çamuru ile sabitledik, kalıbımızın içini deterjanla iyice temizledik ve altına taban mumunu sevgili Serbay'ın yardımı ile döktük.
taban mumu üzerine yapraklar yerleştiriliyor.

 Mumun soğuması yaklaşık bir buçuk saati buldu. Mumun üzerine görmek istediğimiz biçimi ile objelerimizi yerleştirdik. Üzerine tekrar mum döktük bu da soğuduktan sonra kalıbın içinden çıkardık.
ikinci mum katı dökülürken.....

çabuk soğuması için suya koyduk, tıpkı bir gemi gibi değil mi?

 Kenarları ve objelerin üzerini tek tek düzelttik, temizledik çünkü bu mumun üzerinde gördüğümüz her şey aynen camımıza da çıkacak. Bu arada mumu nasıl düzelteceğimizi, temizleyeceğimizi, Havya ve ısı tabancasını nasıl kullanacağımızı öğrendik ve uyguladık. Bütün bu işleri yapmamız ve atölyeden ayrılmamız akşam saat sekizi buldu. Gün boyu ayakta çalıştık.

temizlenmiş ve düzeltilmiş olarak son hali......

Daha işimiz çok yarın da benzer çalışmaları yapıp işlerimizi fırına girmeye hazır hale getireceğiz. Fırında da iki günden uzun kalacak arkamızdan kargo ile gelecek.
Bu arada Karma'nın hayvanat bahçesindeki horoz vakitli vakitsiz öterek bize eşlik etti, minik tavşan yavruları kafeslerinden içimizi gülümsetti.
şarkılarıyla bize destek olan dostlarımız,duvarı farkettiniz değil mi?

Öğlen füzyon fırınında Fatih ve Ömür'ün hazırladığı kumpirlerimizi yedik :). Sanırım buradan hem çok şey öğrenmiş hem de çok şey yiyerek kilo almış döneceğiz, ikramda sınır yok....


24 Ocak 2014 Cuma

Denizli Atölye Çalışması (1).....

Merhaba,
Size bugün bir workshop için dün akşam geldiğim Denizli'den yazıyorum.Üç günlük bir çalışma için geldim, çalışma boyunca her gün yaptıklarımı sizlerle paylaşacağım.
Lucio Bubacco ve Sevgili Ömür- Fatih Duruerk'le birlikte KARMA TASARIM Atölyesinde çalışıyoruz. (www.luciobubacco.com),(www.karmatasarimatolyesi.com.tr)
Alevle çalışma ve kalıpla şekillendirme tekniklerini bir arada kullanarak LOW-RELIEF adını verdikleri bu tekniği bizlere gösterecekler.
 Camla ilk tanıştığım Karma'da yeniden bulunmak  heyecan verici ; bu arada belirtmeden geçemeyeceğim Karma'nın tadilattan sonraki yeni hali çok modern ve güzel olmuş :) .
Bildiğim kadarıyla bu tekniği ilk kez  Bubacco ve Fatih birlikte çalışmışlar, mart ayında da Amerika'da Chicago'da  GLASS ART SOCIETY'de (www.glassartsociety.org) bununla ilgili bir konferans verecekler.
Alevle çalışma ( flame work), kalıpla şekillendirme, füzyon hepsi bir arada kullanılacak.
Bu çalışmayı Eskişehir'den Berna, İstanbul'dan Lale, Denizli'den Seçil ve Ankara'dan ben olmak üzere dört kişi birlikte öğreniyoruz. Benim dışımdaki arkadaşlarımın hepsinin daha önce alevle çalışma tecrübesi var. Ben bugün ilk kez alevle çalıştım.
Lucio bize yaprak ve tors yapımı gösterdi. Pek öğrendim diyemeyeceğim onu seyretmek büyü gibi, dans etmek gibi, sanki insana hemen yapılıverecek çok kolay bir şeymiş gibi geliyor.
Neyse ki Ömür'cüğüm söz verdiği gibi bana destek oldu, çalıştığım yaprak ve pek de torsa benzemeyen torsumu aşağıda sizinle paylaşacağım.
Umuyorum ki yarın yapacağımız ve öğreneceğimiz şeyleri kendi çalışmalarımla ilerletme şansım daha çok olacak.





12 Ocak 2014 Pazar

Sessizliğimin Nedeni?..........

Merhaba,
Çok uzun bir zamandır hiç bir şey yaz(a)madım, sizlerden uzaktım. 25 Kasım sabahı Sevgili babamı ani bir krizle kaybettik. Şimdi onlar kardeşim ve annemle birlikteler, bizim için özlem yeni başlarken onlar için uzun süren bir hasret sona erdi. Nurlar içinde yatsınlar, mekanları cennet olsun.....
O günden bu yana son vazifelerimi yapmak, taziyeleri kabul etmek için İskenderun'daki baba ocağındaydım.
Bu blogun amacının özel alanlardan ve duygulardan bahsetmek olmaması nedeniyle daha fazla ayrıntıya girmeden sadece sessizliğimin nedenini kısaca belirtmeyi tercih ediyorum.
Umarım en kısa sürede çalışmalarıma ve sizlerle birlikte olmaya yeniden güç bulurum........