24 Eylül 2014 Çarşamba

Pazar Gününün Hikayesi....

Merhaba,
Arabamı akşamdan yükleyerek pazar sabah çok erkenden yola çıktım. Ahlatlıbel'deki Belediyenin yerine yıllar önce ilk açıldığı sıralarda gitmiştim, bu kadar büyük bir alan olduğunu ya unutmuşum ya da ilk zamanlarında bu kadar büyük bir alanı kapatmamaışlardı. Orasının daha serin olacağını düşündüm de sabah çimlerin ıslak olabileceğini atlamışım ayaklarım daha ilk koliyi taşıdığım anda sırılsıklam oldu ve kuruyana kadar epeyce üşüdüm :(
Biraz fazla eşya götürmüşüm açmak ve yerleştimek epeyce çok zamanımı aldı, güzel bir gün oldu benim için....her zamanki gibi sevgili Terzi ailesi termosta çayları ve çörek börekleriyle geldiler, hem destek oldular hem de alışveriş yaptılar :) Itırcım geldi, sevgili kızım geldi ve akşam üzeri Gönül ve Ferhan geldiler. Karar verdim bundan sonra facebook da etkinliğime gelirim diyerek gelmiyenlere yoklama yapacağım :)
Gönül ve Ferhan'a toplanmama yardımcı oldukları için çok teşekkür ediyorum.
Kermesi düzenleyenler biraz Ahlatlıbelin kalabalığına güvenmişler sanırım, ancak kermesin ve masalarımızın oradaki kalabalığın pek dikkatini çektiğini söyleyemeyeceğim. Aslında satıştan çok ilgiydi birçoğumuzun beklediği. insan el emeği ürünleriyle gidince en azından bakılsın,incelensin, sorulsun istiyor. Neyse bu kermes de böyle geçti....Küçük de olsa projeye bir katkım olduysa ne mutlu, inşallah Çukurca Lionslar istedikleri sonuca ulaşmışlardır.




19 Eylül 2014 Cuma

Uzun Bir Aradan Sonra....

Merhaba,
Mayıs sonunda yapılması planlanan Çayyolu Gençlik Şöleni için hevesle çalışırken bili,nmeyen bir nedenle etkinliğin ertelenmesi çalışmaları bir bıçak gibi kesti nedense.....
Bu yılı yorgun, yoğun, kayıplarla, olaylarla geçirdiğimiz için olsa gerek :(
Ne fırın çalıştırıldı, ne bilgisayar açıldı, bambaşka işler araya girdi.....
Ama  işte yine bir aradayız ve çalışmaya başladık. İlk olarak 21 Eylül pazar günü ÇOCUKLAR ÜŞÜMESİN  adlı bir kermese katılıyorum. Projeden son dakika haberim oldu, nedense çok sıcak geldi bana adından dolayı olsa gerek; hakkında çok fazla şey bilmememe rağmen kararımı çabucak verdim, umarım yararlı olur.
Çalışmalarımı tasnif etmeye başladım, ayağında küçük bir problemi olan hazır bir sehpam vardı,bugün hemen  kaleye giderek onu yaptırdım. Talihsiz yangından sonra ne Atpazarına ne de Hicabi ustanın atölyesine gitmemiştim (Hanımlar sokağı) biraz toparlamışlar neyse ki... Atölye 9'a uğradım, oradan bazı ürünlerimi pazar günü sergilemek üzere aldım.
Ulucanlar sanat sokağına gidip kendime alacağım Dremelin özelliklerini öğrendim,sonra uzun zamandır ihmal ettiğim bu satın alma işini hallettim.
Kartvizitlerimi bastırdım.
Sanırım pazar günü sizlerin karşısına çıkmaya hazırım. Herkes için güzel yararlı ve eğlenceli bir gün olmasını ve günün sonunda ihtiyacım olan hevesin tekrar benimle olmasını  diliyorum..... 

24 Haziran 2014 Salı

Halkalı Tabak,

Merhaba,
Bir önceki çubuk tabak anlatımının arkasında görünen halkalı tabağımın da uzun bir hikayesi var.
İlk dersler için Denizli'deyken Fatih (Duruerk) hocamla bir saat denemiştik. Birçok şeyi birararda görebileceğim ve herhalde biraz heveslenmem için seçmiştik saat çalışmayı. Söylemesi ayıp o saat şu anda Grupcam'da makam odasında çalışıyor :) .
İşte saatle tabağın ne alakası var diye fazla düşünmeyiniz hemen açıklıyorum; tabii ki de fırınım gelir gelmez kendimi füzyon ustası sanarak " ben saat yapayım Grupcam'da uygun gördüğü müşterilerine hediye etsin" dedim. Camları denemeden Ulus'a gidip bir dolu saat aldım, sonra ilk cam denemelerimi saat mekanizmasını takabilmek için deldirecek yer aramaya başladım.Sitelerdeki maceralarıma girmeyeceğim, ya kırdılar delerken, ya merkezde delemediler, ya delik büyük oldu bir sürü macera ve üzüntü. Sizin günlerce heves ve gayretle yapmaya çalıştığınız camların başına böyle işleri getirip sonra da "pardon abla ancak bu kadar oluyor", ya da "bizim işimiz zaten başımızdan aşkın bir de bununla mı uğraşacaktık" gibi muhteşem yanıtlar da alıyorsunuz :( .
Ama bu arada iyi bir şey oldu,delme tezgahının altında muhtelif işlerden çıkan bir dolu küçük yuvarlak camlar atılmayı bekliyordu. Bunları alabilir miyim? Dedim bana ilk seferinde bir koca torba verdiler, muhtemelen de atmaktan kurtulduk diye sevindiler. (Ancak sonraki taleplerimde para istediklerini yazmalıyım burada)
İşte o yuvarlak camlar ( ki ben onlara halka diyorum benzemese de halkaya) yıllardır duruyordu, zaman zaman bir ikisini süs gibi objelerimin üzerinde kullanmıştım.
Onları tek tek temizledim,kenarlarındaki çapakları aldım, zımparaladım ve sizin için orjinal bir tabak haline getirdim.


"Halkalarımız" tek tek düzeltiliyor :) bu iş kaç saat sürdü hatırlamıyorum bile.....







    



22 Haziran 2014 Pazar

Çubuk Tabak.....

Bu tabağın bir benzerini yabancı bir yayın organında görmüş ve çok öncelerden denemeyi kafama koymuştum. Daha atölyem Grupcam' da iken fırınımda yer olduğu her zaman ince çubuklar keserek bunları değişik şekillerde boşluklara koyup ful füzyon yaparak biriktirmeye başladım. Böylece hem ince şerit kesmeye elim alıştı, hem en küçük camları bile değerlendirebilmenin hazzını yaşadım hem de fırınımdaki en küçük bir alanı dahi boş bırakmamış oluyordum. Maksimum fayda anlayacağınız.
Önümde bir etkinlik olunca birikmiş olan bu camlardan bir tabak denedim.
Aslında doğru olan önce bu çubuklara bir şekil vererek bunlardan tek bir parça elde etmek sonra da o parçayı çökertmekti ama ben biraz sabırsız davranarak bir seferde onları az yayvan bir kalıba koyarak tabak yapma yolunu seçtim. İtiraf edeyim biraz da ilk deneme olacağı için kase formunda ısrarcı olmadım;zira önümde bir etkinlik vardı ürün çıkarmalıydım.
Çubukların fırına girmeden önceki görüntüleri.....



Tabağımın son hali....daha güzel fotoğraflar çekmenin yolunu bulmalıyım, aslı buradakinden güzel ...:)






Görüşmeyeli Neler Yaptım........

Merhaba,
Çok uzun zamandır yaptıklarımı yazamadım ve de resimlerini ekleyemedim.yaşamın hızına yetişmek mümkün olamıyor bazen, biraz da teknolojiyi hızlı kullanmak, alışkanlık edinmek gerekli galiba...Ya yazmak istedim çalışmayı fotoğraflayamamıştım, ya fotoğrafı makina veya telefonla çektiğim için buraya aktaramadım, en güzelini yazayım herşey eksiksiz olsun derken zanan su gibi akıp gitmiş.....
Bir süre aile işleri meşgul etti, ondört martta bu yıl kardeşimi kaybedeli tam yirmi sene olmuştu ve ilk kez babamsız bir anma töreni olacaktı. Bunun sorumluluğu ve gerginliği beni uzun süre dünya işlerinden uzak tuttu.
Nisan da Sevgili kocamın bu yıl altmışıncı doğum günüydü; ve ellideki sürpriz partiden beri altmış için de benzerini isteyip duruyordu. Bu yılın özelliğnden dolayı büyük bir organizasyonu ve sürprizi ayarlayacak gücü bulamadım ama yine de evde bir kutlama ayarladım. Albüm ve anı defteri şeklindeki hediyeleri hazırlamak çok vaktimi aldı.
Mayıs ayı sonunda Çayyolu etkinliğinin olacağını duyunca hemen stand rezervasyonumu yaptırdım, İskenderun' daki evi boşaltmak için verdiğim aradan dönünce önümde üç günlük bir etkinliğe katılma sorumluluğunun olması iyi oldu, kendimi duygusallığa kaptırmadan çalıştım. Verimli de oldu ama maalesef etkinlik ertelendi. Söylenen grekçe ne kadar doğru bilmiyorum ama bildiğim bir şey varsa o da insanın önünde bir hedef olunca çalışmak daha kolay oluyor.
Takvimi karışık olsa da yaptıklarımı şu andan itibaren paylaşacağım ve bir daha bu kadar ara vermemek için gayret göstereceğim.
 
Yarın ilk işim bu çubuk tabağı nasıl yaptığımı yazmak olacak...........

19 Mart 2014 Çarşamba

Yine Bir Kermesteyiz.....

Merhaba,
Ne kadar arzu etsem de daha sık yazamıyorum; bu kesinlikle daha az çalıştığımdan değil....
23 mart pazargünü ANAÇEV'in (Anadolu Çağdaş Eğiitim Vakfı) kermesinde sizlerle olacağım. Sheraton Otelinde  sabah 10:00 da başlayacak bu kermes de; (onlar GELENEKSEL ALIŞVERİŞ GÜNÜ demeyi tercih ediyorlar) atık camları değerlendirerek, geri dönüştürerek her biri sizler için özel olarak hazırlanmış ürünlerimle ordayım.
Görüşmek üzere......

13 Şubat 2014 Perşembe

ZİÇEV Kermesi Başarıyla tamamlandı...

Merhaba,
Daha önce duyurmuş olduğum ZIÇEV (Zihinsel Yetersiz Çocukları koruma Vakfı www.zicev.org.tr) kermesi dün Altınel Otelde yapıldı.
Sabah erkenden ürünlerimi alıp gittim, kermesin fiziksel şartları oldukça iyiydi. Gönülleri öyle bol ki bize ikramda bile bulundular.
Divleli Cam Boncuk (Deniz Divleli) da katkı koymak istedi, Deniz hem ürünleriyle hem de arkadaşlığı ile bana destek oldu, sabah saatlerinde bir aradaydık...
Satışlarımızı vakfa bırakacağımız için günün verimli geçmesi satışların bol olması daha çok anlam kazanmıştı.
Masamın fotoğrafını Facebook'a koyup son bir hatırlatma yapayım demişken ilk satışım internet üzerinden gerçekleşti, İstanbul' daki doğurmadığım kızım Berna'cığım iki kase alarak masamın uğurunu ve siftahını gerçekleştirdi.

Her zamanki sadık müşterilerim Terzi ailesi hem yolladıkları sıcacık el yapımı böreklerle hem de alışverişleriyle destek oldular. Sevgili Haldun desteklemek için bir gün öncesinden gelip (!) kapıda kalmasına rağmen :) tekrar geldi vee Atölye Dokuz Engin arkadaşımız....
Sevgili kuzen Zuhal, Nil'ciğim ve Tülin ablası ve de burada hepsini sayamadığım dostlarım, Ziçev dostları derken mahçup olmayacağımız kayda değer bir bilanço ile günü tamamladık. Çok sevinçli ve gururluyum.
Gelerek, arayarak, yüreklendirerek katkıda bulunan herkese hepinize çok teşekkürler......


6 Şubat 2014 Perşembe

Ilk Kalıp Denemesi......

Merhaba,
Denizli'deki atölye çalışmamızdan döner dönmez orada gördüklerim ve öğrendiklerime kalıpla şekillendirmeyi denemek istedim. Biraz bu işin öncesinden bahsetmek istiyorum; zaten uzun zamandır kalıp ve boyama konularında çalışmak üzere Fatih ( Duruerk) den randevu bekliyordum. Çok yoğun bir çalışma dönemi geçirdikleri için zamanlama işini çözememiştik. Son atölye çalışması esnasında getirmiş olduğum bir model üzerinden hızlıca bir kalıp çıkarma denemesi yaptık.
Rahmetli annemden kalan kapaklı bir kâsenin kapağından silikonla model aldık ve modelimizin altına alçıdan bir kaide yaptık.
mum kalıbımız

Elde ettiğimiz bu negatif silikonla kalıp içine mum dökerek pozitif bir kalıp elde ettik. Sonra mum üzerine alçımızı döküp, öğrendiğimiz yöntemlerle Lost-Wax tekniği ile mumları akıttık.
silikon kalıp,kaidesi ve içine döktüğümüz mum
Böylece Denizli'den elimde çalışabileceğim silikonla bir model, biri negatif diğeri pozitif olmak üzere iki kalıpla döndüm.
Geçen hafta sonu silikonla modelime bir kaç tane daha alçı dökerek kalıplarımı hazırladım,döner dönmez ilk kalıp denemesi için çalışmama başladım.



Hazırladığım fiber çerçeveler ( rezervuarlar) içine. ; ki son dakikada sevgili Fatih ile yapmış olduğum konuşma hayatımı kurtardı! Bana rezervuarlarımı yükseltmemi uyarmamış olsaydı ilk deneme hayal kırıklığı ile sonuçlanacaktı.
Fırınıma dört çalışma sığabileceği için birinde negatif kalıp içine parça yeşil camlar. diğer pozitif kalıpların da birine yeşil parça camlar, diğerine şeffaf parça camlar sonuncuya da Denizli' den getirdiğim kırık tepmeli camları koydum.
fırından görüntü

Sonuçlar aşağıda.....
Negatif kalıpla çalışmam bana çok keyif verdi. biraz daha üzerinde çalışmalı ve yeni denemele yapmalıyım.
Negatif kalıpla yeşil cam parçacıklarından......
şeffaf cam artıklarından pozitif kalıpla

Renkli camların sonucu doğal olarak daha keyif verici. Hele ki bu çalışmada en küçük cam parçalarının dahi kullanılabiliyor oluşunun verdiği heyecan anlatılabilecek gibi değil.... pozitif kalıptan yapmaya çalıştıklarımın biraz cam miktarları biraz da programı üzerinde denemelerime devam ederek en iyi sonucu bulmalıyım.
yeşil cam artıklarından pozitif kalıpla

Yolum çok uzun ve çoook çalışmam lazım çoook, :)
Değişik kalıplar hazırlamalı ve programımda oynayarak en uygun sonucu bulmalıyım.Gelişmelere tanıklık etmeniz için çalışmalarımı sizlerle paylaşmaya devam edeceğim.....
Bakalım buradaki hallerini siz beğenecek misiniz?

2 Şubat 2014 Pazar

Denizli Atölye Çalışması (4)....Sonuç ya da Başlangıç?

Merhaba,
Denizli'de yaptığımız ve sizlerle paylaşmaya çalıştığım çalışmamızın sonucu hafta sonu kargoyla geldi.
 Zarar görmemesi için özenle ve itina ile paketlenmişti. Cuma günleri bizim Çamlıdere yaylaköy'e gitme günümüz olduğu için akşam gelen kargoyu orada açmaya karar verdim.
Açtıktan sonra da işinin uzun olduğunu biliyordum. Fatih bize bir arkeolog titizliğiyle çalışmamız gerektiğini başından söylemişti.
Merak ve heyecanla alçıların önce en kaba olan kısımlarını kırarak anlamaya çalıştım. :)


 Sonra diş fırçasından özel kazıma aletlerine kadar çeşitli yardımcılarla alçıları yavaş yavaş temizledim..... :)
(alevle çalışma ve kalıpla şekillendirme birarada Low-Relief)






"Sonuç ya da Başlangıç" dediğim son halini sağda görüyorsunuz.
 Heyecanımı yenemediğim için ilk kez burada yayınlamadan facebook'a koydum (hafta sonu olanaklarım bloguma girebilmeme imkan vermiyordu maalesef). İlk çalışmanın sonucu belki yeni bir yolun ve tekniklerin başlangıcı olur diye o anda aklıma gelen bu sözcükleri kullandım ama sonradan çok sevdim :). Siz sevgili dostlardan çok yüreklendirici yorumlar ve beğeniler geldi,hepinize teşekkür ediyorum, yaptıklarımı ve yapabildiklerimi paylaşmaya devam edeceğim.
Low-Relief tekniğini ilk kez bu şekliyle uygulayan Lucio Bubacco ve Fatih Duruerk'e bizlere de bu çalışmayı izleme ve öğrenme şansını tanıdıkları için bir kez daha teşekkür ediyorum. Onlara GAS 2014 Chicago'daki sunum ve çalışmalarında başarılar diliyorum.
(Tabii ki güleryüzü ve evsahipliği ile en büyük desteği gördüğüm Sevgili Ömür Duruerk ve atölyede sabırla yanımızda olan Sevgili Serbay'a da teşekkür ve sevgilerimle.....)

31 Ocak 2014 Cuma

ZİÇEV Kermesinde Olacağım.....

Merhaba,
12 şubat Çarşamba günü  ZİÇEV'in (Zihinsel Yetersiz çocukları Yetiştirme ve koruma Vakfı, www.zicev.org.tr) Altınel Otelde düzenleyeceği kermeste olacağım.
Haziran başındaki kermeslerine de katılmayı çok istemiştim ama o günlerde ülkemizde yaşanan direniş ve olaylar nedeniyle son dakika kendimde o gücü bulamamıştım.
Şubat etkinliklerini bildirdiklerinde bu nedenle ne kadar hazır olacağıma da çok bakmadan gönülden evet dedim,umarım herkes için yararlı olur.
Size biraz ZİÇEV'den ve benim onlarla olan geçmişimden bahsetmek istiyorum. Vakıf Sekiz Mart Bindokuzyüzsekseniki tarihinde Makbule Ölçen başkanlığında bir grup gönüllü tarafından kuruluyor ve geliştiriliyor. Ayrıntılara sitelerinden ulaşabilirsiniz; şu anda ondört şubeleri var ve yaklaşık  binbeşyüze yakın zihinsel yetersiz çocuk ve ailesine hizmet veriliyor.
Ben bindokuzyüzseksenüç yılında yeni evlenmiş işsiz ve idealist bir sosyolog iken vakfın keçiören'deki binasına gidip ben sizinle çalışmak istiyorum ne yapabilirim diye sormuştum. O gün oranın idarecisi olan (nurlar içinde yatsın) sevgili Halide Toker hanım bana çok sıcak davranmıştı ve birkaç ay kadar ailelere ve çocuklara ait kayıtları düzenleyip, bazı istatistikler ve genellemeler çıkarıp bir rapor hazırlamıştım.Daha sonraları da hastalığına kadar Halide Hanım ile özel ofisinde irtibatımız devam etmişti. tanı konulduğunda artık gelmememizi kendisi istemişti. Kızım da ben de onu tanımaktan ve sohbetlerinden çok yararlanmıştık.
Sonraki yıllarda yaşam herkesi başka bir yöne atsa da ne zaman bir etkinlikte standlarını ya da ulaşabilecek bir olanak görsem hemen o tarafa yöneldim, gönül bağımı koparmamaya çalıştım. Bu nedenle şimdi kermeslerine çağrılmak ve katılabilmek benim için ayrıca önemli.
Erken konuşmak istemiyorum ama kayda değer bir çalışma olursa tüm satışlarımı onlar adına yapmayı ve masanın gelirini onlara bırakmayı istiyorum.
Sizleri bu etkinlikten haberdar edeyim, programınızı şimdiden yapın, o gün orada ZİÇEV ve dostlarıyla olun, siz de ZİÇEV dostu olun......

Denizli Atölye çalışması (3)...

Merhaba,
Denizli'den döneli bir kaç gün oldu ama son gün çalışmalarımızı yazmaya ancak fırsat bulabildim.
Son günümüz hazırlayıp temizlediğimiz mumların üzerine alçı dökerek başladı.Bunun için modelimizden minimum yirmi milim daha büyük bir saç sınıra ihtiyacımız vardı.
herşey bittiğinde mum olan yerlerde cam olarak işimiz tamamlanmış olacak.....

Bunu hazırlayıp kenarlarını parafin mum ile sabitledik,kalıbımızın iç yüzeyine alçı yapışmasın diye deterjan sürdük ve alçımızı döktük. Alçımız kürlendikten sonra bana göre en zor olan kısma geçtik. Bin bir zorlukla şekil verdiğimiz mumu sökmemiz gerekiyor. Bunun için yöntemin adı da zaten "kayıp mum" "LOST WAX" diye geçiyor.
Fatih'in bu iş için keşfettiği ve kurduğu düzeneği anlatmak mümkün değil, muhteşem bir şey :).Gerçekten ancak görülüp kullanıldığında anlaşılabilir. Eski bir düdüklü tencerenin buharını bir hortum yardımıyla doğrudan objemizin mumu üzerine sabırla veriyoruz. Bu arada ters bir şekilde duran objemizden akan mumların süzülebilmesi için onu eski bir vantilatör kapağını yükselterek yaptığımız bir yere yerleştiriyoruz. Bizi ürkütmemek için fatih mum "pat" diye düşüyor dese de :) pek inanmayın, acaip sabır ve ihtimam isteyen bir iş....Bu arada ben çalıştığım cam yapraklarımız yüzde altmış kadarını mum içinde tutmadığım için ya da başka bir şanssızlıktan üç yaprağım mum ile birlikte aktı ve düştü. Böyle olunca biz mumun kalanını havya tabancası yardımıyla indirdik. Bunu yaparken alçıya zarar vermemek çok önemli. Daha önce yazdığım gibi mumdaki en küçük iz bile alçıya çıkıyor ve de alçıdaki her iz ya da bozulma camımızda çıkacak!!!
yapraklara zarar vermeden ısı tabancasıyla kalan mumları temizliyoruz....


biraz daha mum var gibi ama bunlar fırında yanar,alçıya zarar vermemek için bu kadarını bıraktım......


bu işler tamamlanınca rölyefimizin rengine ve tarzına karar vermemiz gerekti. frit de kullanabiriz, kaya cam da, renkli de olabilir şeffaf da....Şeffaf olacaksa bile içine renk damarları koyabiliriz gibi sonsuz değilse de bir hayli seçeneğimiz vardı. Ben şeffaf kaya camı kullanmayı tercih ettim ve içine amber damarlar olsun istedim.
kullanılacak cam miktarini hesapladık; bunun için alçımızdaki boşluğu su ile doldurup tarttık ve onun ikibuçuk katı cama ihtiyacımız olacağını hesapladık. frit kullananlarda bunu yüzde otuz daha arttırmak gerektiğini de ipucu olarak burada belirteyim.



Hazırladığımız işler arkamızdan fırına girecek ve bize kargolanacaktı. Kargom bugün Grupcama gelmiş çok heyecanlıyım ama ancak akşam açabileceğim, alçılarını temizleyip durumunu görmek ve sizlerle paylaşmak için çok sabırsızlanıyorum......

25 Ocak 2014 Cumartesi

Denizli Atölye Çalışması (2)......

Merhaba,
Güzel bir akşam yemeği ile tamamladığımız yoğun bir çalışma gününü geride bıraktık.  Bir gün önce hazırlamış olduğumuz yapraklarımızı ve torslarımızı kalıp tekniklerini kullanarak cam bir blok üzerinde bir rölyef çalışması haline getirmeyi öğreneceğiz, hepimiz çok heyecanlıyız.
Bazı arkadaşlarımız eksik olduğunu düşündükleri parçaları tamamlamaya başladılar,ben biraz daha mütevazi ve aceleci davranarak çabucak karar verdim.
Buradaki imkanlarım şu anda resim yüklemeye uygun değil ama ilk fırsatta bu aşamaları gösteren resimleri ekliyeceğim.
Çalışmamızın genel olarak biçimine karar verince 0,27 mm saçdan tek kullanımlık olarak bu formu hazırladık. Kalıbımızın dışını heykeltraş çamuru ile sabitledik, kalıbımızın içini deterjanla iyice temizledik ve altına taban mumunu sevgili Serbay'ın yardımı ile döktük.
taban mumu üzerine yapraklar yerleştiriliyor.

 Mumun soğuması yaklaşık bir buçuk saati buldu. Mumun üzerine görmek istediğimiz biçimi ile objelerimizi yerleştirdik. Üzerine tekrar mum döktük bu da soğuduktan sonra kalıbın içinden çıkardık.
ikinci mum katı dökülürken.....

çabuk soğuması için suya koyduk, tıpkı bir gemi gibi değil mi?

 Kenarları ve objelerin üzerini tek tek düzelttik, temizledik çünkü bu mumun üzerinde gördüğümüz her şey aynen camımıza da çıkacak. Bu arada mumu nasıl düzelteceğimizi, temizleyeceğimizi, Havya ve ısı tabancasını nasıl kullanacağımızı öğrendik ve uyguladık. Bütün bu işleri yapmamız ve atölyeden ayrılmamız akşam saat sekizi buldu. Gün boyu ayakta çalıştık.

temizlenmiş ve düzeltilmiş olarak son hali......

Daha işimiz çok yarın da benzer çalışmaları yapıp işlerimizi fırına girmeye hazır hale getireceğiz. Fırında da iki günden uzun kalacak arkamızdan kargo ile gelecek.
Bu arada Karma'nın hayvanat bahçesindeki horoz vakitli vakitsiz öterek bize eşlik etti, minik tavşan yavruları kafeslerinden içimizi gülümsetti.
şarkılarıyla bize destek olan dostlarımız,duvarı farkettiniz değil mi?

Öğlen füzyon fırınında Fatih ve Ömür'ün hazırladığı kumpirlerimizi yedik :). Sanırım buradan hem çok şey öğrenmiş hem de çok şey yiyerek kilo almış döneceğiz, ikramda sınır yok....


24 Ocak 2014 Cuma

Denizli Atölye Çalışması (1).....

Merhaba,
Size bugün bir workshop için dün akşam geldiğim Denizli'den yazıyorum.Üç günlük bir çalışma için geldim, çalışma boyunca her gün yaptıklarımı sizlerle paylaşacağım.
Lucio Bubacco ve Sevgili Ömür- Fatih Duruerk'le birlikte KARMA TASARIM Atölyesinde çalışıyoruz. (www.luciobubacco.com),(www.karmatasarimatolyesi.com.tr)
Alevle çalışma ve kalıpla şekillendirme tekniklerini bir arada kullanarak LOW-RELIEF adını verdikleri bu tekniği bizlere gösterecekler.
 Camla ilk tanıştığım Karma'da yeniden bulunmak  heyecan verici ; bu arada belirtmeden geçemeyeceğim Karma'nın tadilattan sonraki yeni hali çok modern ve güzel olmuş :) .
Bildiğim kadarıyla bu tekniği ilk kez  Bubacco ve Fatih birlikte çalışmışlar, mart ayında da Amerika'da Chicago'da  GLASS ART SOCIETY'de (www.glassartsociety.org) bununla ilgili bir konferans verecekler.
Alevle çalışma ( flame work), kalıpla şekillendirme, füzyon hepsi bir arada kullanılacak.
Bu çalışmayı Eskişehir'den Berna, İstanbul'dan Lale, Denizli'den Seçil ve Ankara'dan ben olmak üzere dört kişi birlikte öğreniyoruz. Benim dışımdaki arkadaşlarımın hepsinin daha önce alevle çalışma tecrübesi var. Ben bugün ilk kez alevle çalıştım.
Lucio bize yaprak ve tors yapımı gösterdi. Pek öğrendim diyemeyeceğim onu seyretmek büyü gibi, dans etmek gibi, sanki insana hemen yapılıverecek çok kolay bir şeymiş gibi geliyor.
Neyse ki Ömür'cüğüm söz verdiği gibi bana destek oldu, çalıştığım yaprak ve pek de torsa benzemeyen torsumu aşağıda sizinle paylaşacağım.
Umuyorum ki yarın yapacağımız ve öğreneceğimiz şeyleri kendi çalışmalarımla ilerletme şansım daha çok olacak.





12 Ocak 2014 Pazar

Sessizliğimin Nedeni?..........

Merhaba,
Çok uzun bir zamandır hiç bir şey yaz(a)madım, sizlerden uzaktım. 25 Kasım sabahı Sevgili babamı ani bir krizle kaybettik. Şimdi onlar kardeşim ve annemle birlikteler, bizim için özlem yeni başlarken onlar için uzun süren bir hasret sona erdi. Nurlar içinde yatsınlar, mekanları cennet olsun.....
O günden bu yana son vazifelerimi yapmak, taziyeleri kabul etmek için İskenderun'daki baba ocağındaydım.
Bu blogun amacının özel alanlardan ve duygulardan bahsetmek olmaması nedeniyle daha fazla ayrıntıya girmeden sadece sessizliğimin nedenini kısaca belirtmeyi tercih ediyorum.
Umarım en kısa sürede çalışmalarıma ve sizlerle birlikte olmaya yeniden güç bulurum........